Ne varsa LOKMAN'da,O Senin HEKİM 'in.








Bazı cümleler vardır ki ,tonlarca bilgiyi içine alır ve o bilgiyi öyle vurucu bir biçimde yüzüne çarpar ki başka hiçbir şeye ihtiyacın kalmaz.

Ne varsa LOKMAN'da o senin HEKİM 'in... de bunlardan biri benim için.

Bu cümleyi sevgili Deniz ERTEN in işaret adlı kitabında gördüğümde aklımın içinde dönen havai fişekleri anlatmam mümkün değil :)

Tabiki kendi tarzım ile hem ilim hem de bilim çatısı altında, konuyu birleştirmeye çalıştım.

Blogumun açılma gerekçesinin, hayatta öğrenmenin ve tüm bilgileri birleştirmenin önemi üzerine birtakım çalışmalar yapmak oldugunu düşünürsek ,bazı insanların kolektif bilinç ile aradığımı sürekli gözler önüne seriyor olması elbette ki tesadüf değil.

İnsanın en büyük öğrenme problemi bir bilgiyi kabul ederken,diğer var olan tüm bilgileri reddetme yolunda bir model geliştiriyor olması.

Bu sebeple görüyorum ki bilgi ya içselleştirilemiyor ya da çok kısıtlı sınırlar içinde kalarak gelişemiyor.

Basit bir örnek vermek gerekirse,yıllardır tartışılan varoluş,

Ya Darwin çatısı altından yada İslami bakış açısı tarafından görülüyor, birleştirilemiyor  ve analiz edilemiyor.

Bu yüzden hala aynı konular dönüp dolaşmaya devam ediyor.

Oysa gerçek olmayan bir bilginin içinde bile küçük te olsa mutlaka doğruluk payı vardır ve başka bir çatı altında incelenirse eminim ki başka bir yerlere işaret edecektir.

Hayatımda öğrendiğim her bilgiyi,Kuranı-Kerim den başlayarak,birçok bilim dalı ile özdeşleştirmeseydim,o bilgiyi hayatın içinde bir yerlerde aramasaydım sanırım gerçek bu kadar çıplak bir halde gözlerimin önünde dönüyor olamazdı.

LOKMAN HEKİM hikayesi de bu modellemeyi doğru bir biçimde yapıyor oldugumuz da yine benim için önemli bir noktayı işaret ediyor.

Nasıl mı ?

Bugün birçoğumuz biliyoruz ki ,bedenimizin ürettiği duygular hormonlar aracılığı ile,hormonlar ise doğru beslenme ile sağlanıyor.

Sağlıklı beslenme yi insanlarımız daha uzun ya da estetik bir yaşam aracı olarak algılıyor olsa da, hayatının tümünün besin maddeleriyle oluştuğuna malesef çok dikkat etmiyor.

Artık kabul etmeliyiz ki vücudumuz bir makine ve sen o makineye ne verirsen o sana geri dönecek,nasıl bir yazılım yüklersen makinen o yazılım doğrultusunda çalışacak.

İnsan yaradılış noktasında en mükemmel şekilde dizayn edilip hayata gönderilmiştir ve aksini uyguladığında mutlaka ve mutlaka yalnızca kendisine zarar verecektir.

Bu konuda en sevdiğim örnek;

Yalan söylemenin dinimizde yasaklanmış olma gerekçesinin ,
Yalan söylerken vücudumuzun sodyum ve potasyum dengesinde varolan değişiklik ve bu değişikliğin insanı kalp hastalıklarına kadar götürüyor olmasıdır.

Görüyoruz ki ,bizler yalnızca bize gönderilen bilgiler ışığında yaşadığımızda en mükemmel versiyonumuza kavuşabiliyoruz.

Şimdi gelelim Lokman Hekim ve sağlıklı beslenme konusuna.

Kuranda zikredilen ve kendisine hikmet verilmesi sebebi ile Lokman ül Hekim diye maruf olan bu kişi,uzun ömrü,bitkiler ile konuşması ve dağıttığı şifa ile kendi adını taşıyan ayette  adından söz ettirmektedir.

Lokman Hekim,uzun ömrü sırasında dağları tepeleri aşarak her hastalığa şifa sunacak bitkileri öğrenmiş ve bir kısmını dönemin insanlığı ile paylaşmıştır.Hatta ilminde o kadar ilerlemiştir ki ölümsüzlüğün  sırrını bile öğrendiği, fakat yeryüzüne Allah tarafından gönderilen bir melek ile reçetesini kaybettiği iddia edilmiştir.

Peki işaret nerde diyebilirsiniz ?

Akıl sahibi birçok insan,Kuran da anlatılan hikayelerin tüm dönemlere cevap verebilecek incelikte bilgiyle dolu olduğunu ve mutlaka bir konuda kıssadan hisse verdiğini bilir.

Bugün bunları henüz bilimin gücüyle daha yeni yeni keşfediyoruz.

İnsan bedeninin doğadaki besin kaynakları ile ilişkili olduğunu iddia eden bir başka açıklama vardır ki "NE VARSA ALEMDE,HEPSİ ADEMDE"yine aynı konuyu ele alan başka bir güzelliktir.

Yani biz topraktan geldiğimiz söylenirken,aslında bir şekilde de topraktan aldıklarımız ile uzun ve sağlıklı bir ömre sahip olacağımızı,

topraktan gelen kaynaklar ile her türlü ruhsal ve bedensel hastalıklara şifa bulabileceğimizi biliyoruz.

Ve yine söylenin aksini yapan insana baktığımızda,

Paketli gıdaların içindeki mısır nişastasının,cola nın içindeki aspartanın, zeka geriliği ve kanser yaptığı bilimsel olarak kanıtlanmış olmasına rağmen, bunları tüketmeye ve çocuklarımıza tükettirmeye devam ediyor,

florür lü suyun zararlarını bilmemize rağmen bugünün hasta insanları olarak, hayat sandığımız bu yolda ilaçlara bağımlı halde sürükleniyor gidiyoruz.

Bugün onkoloji servislerinin ve birçok hastanenin müşterisi olma gerekçemiz bize söylenenleri yapmak yerine kendi kurduğumuz sanal besin maddelerini tüketiyor olmamız.

Bugün anti-depresan kullanarak şifa aradığımız ruhsal hastalıklarımızın sebebi,vücudumuzun doğru besinleri almadığı için doğru hormonları ve duyguları üretemiyor olması.

Hala bağırsak sisteminin vücuttaki ikinci beyin olduğunu,doğru besinlerle çalıştırmadığımızda  despresyon hastalığına yakalandığımızı bilmiyoruz.

Ama biz insanız,akıllıyız ve her zaman uyanmak için bekliyoruz.

O zaman bugünün uyananı bizler olalım ve yeni dünya düzenine papuç bırakmayalım.

Bu zehirleri tüketelim diye milyarlarca dolar reklam sermayesi oluşturup bilinçaltımıza yanlış tüketim kodları yerleştiren otoritelere karşı duralım.

En büyük düşmanımız da biz,en büyük dostumuzda.

Sevgi ve farkındalık ile.











0 yorum:

Yorum Gönder