Kuranı Kerim şöyle der ;
“Hiç düşündünüz mü
bir sabah kalktığınızda Su’yunuz çekilivermiş.”
Sonrası ne olur ?
Kainatı belli bir sistem ve kanunlar ile süslemiş olan Yaratıcımız bize böyle bir soru soruyorsa elbette ki o konu içinde çok derin bir sır gizlidir.
Bize düşen ise bu konuyu zihin süzgecimizden geçirmek ve
işaret edilen konuda kendimizi birazcık yormak olacaktır.
Bir düşünelim, hayatımızda Su olmasaydı neler olurdu yada neden Su’ya bu kadar düşkün yaratıldık ?
Dünya nın dörtte üçünü kaplayan,bedeninin %70 ne hayat
veren,beyninin %80 ini oluşturan bu madde neden hayatımızı bu kadar kuşatıyor
ve içinde nasıl kanunlar yer alıyor?
Bende sizler gibi iki yıl öncesine kadar bunun farkında değildim.
Ta ki bir gün Japon bilim adamı “Masaru EMOTO”nun su
hakkındaki çalışmalarına denk gelene kadar.
Sonrasında okuduğum kitaplar,bilimsel araştırmalar ve
makaleler peşinden çorap söküğü gibi geldi ve bugün adını bile zikrederken
istemsiz olarak aşkla telaffuz ettiğim bir maddeye dönüştü.
Peki SU nedir bir bakalım ;
Su tüm canlılığın ortak sırrı.
Yaşamınızı onsuz sürmenin imkansız olduğu bir hayat iksiri.
Rengini sorsalar yok dersiniz fakat rengini anlatacak bir
kelime bulamadığınız için renksizdir der geçersiniz.
Tadını sorsalar yok dersiniz fakat Su’yun verdiği lezzeti
anlatacak kelimeler bulamadığınız için tadı yok sanırsınız.
Sıcaktan kavrulduğunuz zamanlarda bir bardak Su dan
aldığınız o muazzam tadı başka hangi yiyecek veyahut nesne verebilir ki ?
Kimyasal olarak basit yapılı bir molekül olmasına rağmen,bilim adamları Su yun tespit edilen tüm sırlarını henüz tam olarak çözebilmiş değiller.
Basit bir kimyasal yapıya sahip olmasına rağmen,oluşabilmesi
son derece zordur.
Aslında su artık oluşmamaktadır.
Sadece muhteşem bir su döngüsü vardır ve aynı Su dünyamızda dönüp dolaşmaktadır.
Su yu oluşturan oksijen ve hidrojen,serbest halde iken H2 ve
O2 molekülleri halinde bulunurlar.Bu moleküllerin Su molekülünü oluşturması
için ancak çarpışarak birleşmeleri gerekmektedir.Su yu oluşturacak bu
çarpışmanın çok yüksek sıcaklıkta olması gerekir.Yeryüzünde Su yun oluşmasını
sağlayacak kadar yüksek bir ısı yoktur.Bilim adamlarının yaptığı araştırmaya
göre Su yun oluşması için gereken o yüksek ısı,dünyanın başlangıcında var
olmuştur.
Dünyanın dörtte üçlük kısmını oluşturan Su yun ancak bu evrede oluştuğu tahmin edilmektedir.Yani kısacası bilimsel verilere göre dünya ile su aynı yaştadır.
Dünyanın dörtte üçlük kısmını oluşturan Su yun ancak bu evrede oluştuğu tahmin edilmektedir.Yani kısacası bilimsel verilere göre dünya ile su aynı yaştadır.
Enbiya suresi 30.ayet tam da burda yerini buluyor aslında.
“BİZ HERŞEYİ SU’DAN YARATTIK”
Hayat yalnızca Su ile başlıyor.
Bugün taşın dahi yapılan deneyler sonucunda Su dan varolduğu açıklandı.
Neyse konumuza dönecek olursak ,
Dünyanın ilk oluşumu esnasındaki Su,muhteşem bir devir daim ile varlığını sürdürmektedir.Yani ilk yaradılış esnasındaki aynı su, gezegenimizde dönüp durmaktadır.Buharlaşarak atmosfere yükselen Su,orada soğuyarak yağmur şeklinde yeniden yeryüzüne dönmektedir.Su; buhar,bulut,yağmur,kar şeklinde muazzam bir rahmet ve canlılık kaynağı olarak dolaşıp durmaktadır.
Su molekülleri tıpkı dünyadaki kuzey ve güney kutbu gibi biri pozitif diğeri negatif olmak üzere iki uçludur.Böyle bir yapıya sahip olması nedeni ile devamlı bir kimyasal oluşum olarak varlığını sürdürmektedir.İçindeki geometrik yapının hafızası olduğu ve insan bedeninden çıkan frekanslar ve enerji ile yapısının kodlandığı,şekil değiştirdiği kirlian tekniği ile fotoğraflanmış bilim caiması tarafından kabul görmüştür.
Bu noktada araya şu dipnotu iliştirmek istiyorum;
Daha önceki yazılarımda da, bugünde birçok insanın artık bildiği bir gerçek var ise,evrendeki sistem dahil olmak üzere canlı ve cansız tüm varlıklar atomların bir araya gelerek oluşturduğu bir elekromanyetik dalga boyu yani frekanstır.Bu frekansı duygularımız,düşüncelerimiz ve bedenimizdeki elektriksel yapı oluşturur.
Bizim kendi frekansımız ile evrendeki varolan her maddenin frekansı bitkiler,hayvanlar,gezegenler hepsi frekans dalga boyları ile birbiri ile sürekli olarak titreşmektedir.
Şimdi bu konu hakkında Japon bilim adamı Masaru EMOTO nun çalışmalarına bir göz atalım.
Japon araştırmacı,insan vücudunun ve gezegenin %70 ini oluşturan Su yun moleküler yapısının isanların düşüncelerinden,sözcüklerden ve dinlemiş oldukları müziklerden etkilenip etkilenmediği konusunda çalışmalar yapmış ve bu çalışmaları deneysel olarak kanıtlamıştır.
Yine yurtdışındaki Su laboratuvarlarında bir su molekülünün 104,7 derecelik bir açıyla oluşan mükemmel bir dikdörtgen olduğu ve bu dikdörtgenin çok belirli bir frekans özelliği olduğunu ve belli desenlere büründüğü kirlian tekniği ile ortaya koyulmuştur.
Emoto ayrıca ,insan yaşam kalitelerinin vücutlarındaki ve gezegendeki Su ile bağlantılı olduğunu pozitif enerji ve düşünceler ile yenilenip iyileştirilebileceğini savunmuştur.
Şimdi müziğin ve insan bedeninden çıkan bazı sevgi yada nefret gibi frekansların Su kristallerinde oluşturduğu desenlere bir göz atalım.
Emoto ,dondurulmuş Su kristalleri ile yaptığı çalışmada Su
yun moleküler yapısının Kuran-ı Kerim okunurken mücevher gibi muazzam şekillere
büründüğünü,çan sesi çalarken de çamur gibi bir görüntüye sahip olduğunu kanıtlamıştır.
Emoto nun dünyanın çok çeşitli yerlerinden su örnekleri
yaparak bunları araştırdığını biliyoruz.
Zemzem suyu üzerindeki çalışması da bir o kadar
etkileyicidir. Zemzem alçak sesle konuşmak demektir.Dünyada insan bedeni için PH derecesi en yüksek olan,insan bedenine en çok şifa veren ve frekans gücü en yüksek Su dur.
Asırlardır binlerce metreküp
çekilmesine rağmen hala kaynağının nereden geldiği bilinmemektedir.Arap
yarımadasının en kurak yerinden çıkan bu değeri kanıtlanmış olan Su Allah ın
insanlığa en büyük hediyelerinden biridir.Bir düşünün neden insanlar zemzem
suyuna dualar okurlar.Yada neden bizim kültürümüzde yapılan her mevlütlerde
hocalar bütün duaları Su ya okur ve içerler.
Biraz once size Su yun moleküler yapısının geometrik bir şekil olduğunu ve bu yapının muazzam bir bilgi kaydedicisi olduğunun bilimsel
olarak kanıtlandığının,okuduğunuz dualar ve söylediğiniz kelimeler ile
yaydığınız frekansa göre şekil ve desen değiştirdiğini söylemiştim.
DUA,bedenimizin elekromanyetik alanına Allahça lisanı ile
yüklenen kodlar ve bedenimizdeki %70 olan suyun geometrik yapısına bilgi
aktaran bir enerjidir.Su da bu konudaki en iyi iletkendir.
Bu sebeple insanlar hep eski uygarlıklardan beri bilinçsizce
de olsa Su yu bir iletken olarak kullanır ve evrenle bu şekilde bir frekans ilişkisi kurarlar.
Konumuza dönecek olursak Emoto zemzem ile yaptığı
araştırmaları kaleme aldığı kitabında Japonya da en çok satanlar listesine
giriyor ve diyor ki ;
Zemzem kimyasal ve fiziksel açıdan dünyadaki en kıymetli Su
ve diğer bütün Su lardan farklıdır.Zemzem çevresinde cereyan eden bütün
olayları hafızasına alıyor.Yapısı diğerlerinden çok farklı ve bu özelliği ile
onu dünyadaki elementlerin efendisi yapıyor.
Müslümanların neden hastaları tedavi etmek için “Kuran-ı
Kerim”den sureler okuyup suya üflediğini
daha iyi anlıyorum ifadesini kullanıyor.
Emoto bu sebeple en doğru dinin İslamiyet olduğunu
savunuyor.Ne kadar şaşırtıcı J
Bilimin içindeki her insan mutlaka en doğru kılavuzun Kuran-
Kerim olduğunu bilir ve onun etkisinden kaçamaz.
Yapılan başka bir araştırmada Alman bilim adamı Dr.PREİFFER
şaşırtıcı bir gerçekle karşılaşıyor.Zemzem suyunun mayalama özelliği olduğunu,bir bardak suyun bir kova şebeke suyunu temizlediğini bilimsel olarak kanıtlıyor.
ŞİMDİ BURAYI DİKKATLİ OKUYALIM !
Başka bir bilim insanı araştırmacı yazar Mustafa Kaya , yurtdışında büyük
üniversiteler ile iş birliği yaparak oluşturduğu laboratuvar çalışmaları
konusunda şöyle söylüyor ;
-Laboratuvarlarımızda Su molekülleri ile yıllarca on
binlerce deney yaptık.
Kar tanesinin elektron mikroskobu ile fotoğraflarını
çektik.
Muhteşem bir tasarımı vardı.Tıpkı mücevher gibiydi.
Bu kar tanesini
sıcaklık vererek erittik.Tabiki doğal olarak su damlacığına dönüştü.
Oluşan su
damlacığını on dakika sonra soğuk havaya maruz bırakarak dondurduk.
Kar tanesi
oluştu.Elektron mikroskobuyla inceledik ve fotoğrafladık.Şaşırdık çünkü
erimeden önceki aynı mücevher tasarımına geri dönmüştü.Başka bir kar tanesi
aldık onunda deseni muhteşemdi.Mücevher gibiydi ama diğer kar tanesinden çok
farklı bir tasarımdaydı.
Aynı işlemi laboratuvarda o kar tanesinde
uyguladık.Eritip on dakika sonra tekrar dondurulduğunda yine en baştaki
muhteşem tasarımına geri döndü.İki ayrı kar tanesi ikisinin de tasarımı
mükemmel,ikisini de eritip yeniden dondurduğunda ilk şekline geri dönüyor ve
birbirine karışmıyordu.
Bu deneyi yüzlerce kar tanesi ile ve süreyi uzatarak
defalarca test ettik.Her kar tanesi kendine ait muhteşem bir desendeydi.Hiçbir
kar tanesinin deseni bir başka kar tanesi ile aynı değildi ve eritilip tekrar dondurulduğunda her biri ilk desenine geri dönüyordu.Hafıza olmadan bunun
olması imkansızdır ve hafıza yalnızca canlılarda olur.Bütün dünyanın şu anda
kabul görmüş olduğu en büyük bilgi Su yu hafızası olması ve ne yaparsanız yapın
Su yun geometrik yapısı içindeki bilgiyi asla silemeyecek oluşunuzdur.
Ama burada çok önemli bir detay vardı.Biz bu deneyleri tam
bir sessizlik sağlayarak yaptık.Kar taneleri deney boyunca asla hiçbir
ses,hiçbir müzik,hiçbir kelimeye maruz kalmadı.
Yine aynı şekilde dünyanın
çeşitli yerlerinden getirdiğimiz KAYNAK SULARI
ile deney yaparken tam bir sessizlik vardı.Zira deney yaptığımız sular
kaynak sularıydı.Canlılıklarını kaybetmemiş sulardı.Bu yüzden duydukları her
kelime karşısında moleküllerinin hemen değişmesini izleyebileceğiniz Su lardı.
BURADA SUYUN ÖLÜ VE CANLI OLMASI KAVRAMI DEVREYE GİRİYOR
BUNA DİKKAT EDELİM BİRAZDAN AÇIKLAYACAĞIM…
Kainattaki herşey Kuantum yasalarının açıkladığı üzere
titreşmektedir.
Bunu çok güçlü elektron mikroskobu ile baktığınızda
görebiliyorsunuz.
Bir insan konuşurken kelimeleri karşı tarafa titreşim
yayarak ulaşır.Zaten sesler içerisinde dalga boyu ile ilerler.Ve konuştuğumuz
kelimeler sesimiz aracılığı ile Su ya ulaştığında Su ya çarpan ses
titreşimleri,Su da bir titreşim yayar.Bu gözle görülebilen bir olay değildir.
SU SAHİP OLDUĞU KENDİNE HAS 27 ÖZEL DESENDEN OLUŞUR.
Bu desenler de Su da titreşim halindedir.Ses dalgları ile
gelen kelimeyi kendi alfabesine çevirir.Bu kelime Su da titreşimsel bir yazıya
dönüşür.Bu yazı yazılmaya başladığı Su moleküllerinde ya muhteşem mücevherleri
andıran desenler oluşmaya başlar yada o andaki zaten varolan o hoş desen
ortadan kaybolup garip kaotik şekiller oluşur.
Bu Su ya gelen senin taşıdığın
kelimelere Su içerisinde kayıtlı olan manalar yüzündendir.
Su da belirli bir
alfabe dizilimi olduğunu gördük.Siz bir kelimeyi farklı manada biliyor ve
kullanıyor olabilirsiniz fakat Su verdiği tepkiyi değiştirmiyor.
Şimdi gelelim biraz önce bahsettiğim canlı ve ölü su
kavramına.
Kaynak suları ve her türlü içme suyu üzerinde yıllardır
yapılan çalışmalar neticesinde özellikle canlılığını kaybetmemiş Su lar
kelimeler karşısında tepki veriyor,canlılığını kaybetmiş Su çok az oranda tepki
gösterebiliyor.
Su ,evlerimize gelmeden önce gördüğü birtakım işlemler ve
şehir şebekelerinde geçmiş olduğu borulardaki basıncın etkisi ile,eklenen FLORÜR
veya damacanalara girmeden önce uğramış olduğu fabrikasyon işlemleri ile ölüyor yani frekansı ve tepkisi azalıyor.Yüzde yüz olmasa bile tepkiselliği çok azalıyor diyebiliriz.
Fakat bu işlemlere maruz kalmayan doğadaki suyun frekans ve
canlılık gücü çok yoğun olduğu için kelimeleriniz gerçek manada karışılığını
buluyor.
Demem o ki,bir suyun canlı olması içindeki hafızayı yani
bilgiyi taşıyan geometrik yapının zarar görmemesi gerekiyor.
Ölü su ise, yukarıda bahsettyiğim şebeke ve damacana suları.
Herkes bilir ki 2 yıldır dağlarda tepelerde elimde 19 lt lik
bir damacana ile dolaşıyor,kaynak suları topluyor ve hatta geometrik yapısını
arttırmak için içine bu yapıyı onaracak olan kuvars kristali gibi doğal taşlar
ile sessiz bir odada Su yumu muhafaza ediyor, her sabah ve akşam olmak üzere
dualarımı,dileklerimi bu canlı Su ya iletiyorum.
Reiki uzmanları mavi cam şişe içine alınan Su yun güneş
enerjisinde bekletilerek titreşiminin arttırılabildiğini söylüyor ama ben
henüz kendi sistemimle devam ediyorum.
Canlı Su yuma gece yatmadan önce söylediğim şifa sözleri
sizlere bir örnek teşkil etsin diye yazıyorum;
Bunu bir reiki uygulamasından aldım ve geliştirdim J
Su yun yüksek benliği ve zihni ile bağlantı kuruyor,onun
kendisini zemzem suyuna çevirmesini,
Ben bu Su yu içtikçe suyun bedenimdeki dna sarmallarımdan
başlayarak,tüm hücrelerimi ve dokularımı onarmasını,yenilemesini ve
dengelemesini istiyorum.
Şifa olsun,şifa olsun,şifa olsun.
Oldu bile çok şükür
Teşekkür ederim,teşekkür ederim,teşekkür ederim.
Ardından bedenimi İsmi AZAM-Ayetel
Kürsi-Amenerresulü-Fatiha-Nas ve Felak sureleri gibi bedenin elektromanyetik alanında, negatif enerjiyi yok etme koduna sahip olan bu eşsiz dualar ile
antidepresanımı oluşturuyorum.Hem ruhsal hemde bedensel olarak kendime şifa
aracı yapıyorum.
Doğru bir dua sistemi ile dualarınızı,dileklerinizi AZİZ SU'yun iletken gücünü kullanarak Yaratıcı nıza ulaştırabilir hem bilimsel olarak hem de ruhsal olarak doğru bir iletişim aracı yaratabilirsiniz.
Bedeninizdeki Su yun özel desenleri,içtiğiniz Su daki
yarattığınız özel desenler ile evrenin manyetik alanına bu frekansları
gönderebilirsiniz.
Bu konuda birçok bilim adamının çalışmalarını ve önemli kaynakları tavsiye edebilirim.
İnanın yazmakla anlatılamayacak kadar önemli bir konu.Sadece hergün gözümüzün önünde nasıl bir mucize ile yaşıyoruz herkes bunun farkındalığında olsun diye birkaç not paylaşmak istedim.
Gerisi sizin emeğinizle gelecektir.
Sevgi ile...
0 yorum:
Yorum Gönder