Daha dün gibi aklımda,yılbaşı akşamı için hazırladığım o  nefis vişneli pastam.




Yerken yüzümü buruşturmuştum fakat, son dilime kadar  vazgeçmemiş ve vişnenin bedene yüklediği o şifa ile, yüzüme bir gülümseme yerleştirmiştim.

Bir yıl önceki aklımla,yaşayacağım koca bir seneyi tahayyül etmişim meğer,yaşadıkça anladım diyebilirim.  

Kazandığımız tecrübeler de bazen bir vişneli pasta diliminde hayat bulabiliyor dikkatli bakarsak eğer.

Dışarıdan albenisi yüksek,yerken biraz ekşimsi,sindirildiğinde ise şifalı.

Hayatımız gibi ,biz gibi , hepsi birbirinden farklı fakat ,aynı amaca hizmet eden hikayelerimiz gibi.

Bugün kendime dönüp baktığımda,maddi ve manevi kayıplarla dolu bu 2017 yılı içinde hayat beni ne kadar sevmiş ve ne kadar öğretmiş diyorum sadece.

Biliyorum ki, öğrendiğim ve aktarmaya çalıştığım her duygu,her bilgi kırıntısı beni sonraki sene karşılamaya hazır olan mutlulukların küçük bir diyeti sadece.

Satranç oynayanlar bilirler,bazen kraliçeyi kazanmak için piyonlarınızdan vazgeçmeniz gerekir.

Siz yüreğini ortaya koyan insanlar ,belki dışardaki diğerlerine göre hayatta daha çok imtihan oluyor,daha çok yıpranıyorsunuz.

Fakat bilin ki hayat sizi,en iyi versiyonunuza taşımak için elinizdeki piyonları alıyor sadece.

Size yeni stratejiler bulmanızı ,yeni hamleler yapmanızı soyluyor.

Tüm kalbimle inanıyorum ki 2018 sizlerin yılı olacak,mutluluk şemsiyelerinizi açın :)

Biliyorum bir yerlerde benimle aynı duyguları hissediyor ve okurken "HAZIRIZ"diyorsunuz sizlerde.

Bundan üç ay önce,hayata küçük bir katkı olsun diyerek açtığım bu blog sayfası,

Amerika dan,Peru ya,Birleşik Krallık tan,Avusturalya ya kadar 1000'in üzerinde insanla karşı karşıya  getirebildiyse beni, bilin ki bizim sıramız geldi demektir.

Yüzünü dahi görmediğiniz,sermayesi yalnızca sevgi ve emek olan bu kızı bu kadar destekleyip
yolculuğuna eşlik ettiğiniz için tüm kalbimle önce size teşekkür etmek istedim bu gece.

Yeni bir yıl için biraz daha zaman olsa da,sizlere vermek istediğim tek mesaj

" SİZLERİ GÖRÜYOR,ANLIYOR VE SEVİYORUM"

İletişim yalnızca yüzlerini gördüğümüz suretler değil,binlerce km öteden bile alabildiğimiz 

titreşimlerdir.

Emeğin ve haketmenin güzelliğinde geçecek olan 2018 e hepimiz hoşgeldik :)

Sevgi ve farkındalık ile :)






















Kitaplarla birazcık haşır neşir olduysanız "Ferrarisi ni Satan Bilge "yi mutlaka okumuşsunuzdur,diye düşünüyorum.

Kariyerindeki büyük başarılara rağmen,hayattaki amacını bulamamanın boşluğuna düşmüş meşhur avukat Julian Mantle,on yıl önce hepimize bugünkü dünyanın manzarasını göstermiş meğer.

Şimdi daha iyi anlayabiliyorum.

On yıl önceki kitap nereden aklına geldi derseniz,her gün gördüğüm herşeye sahip olma arzusu için koşturan ve olduktan sonra bile yalnız ve mutsuz hisseden Julian lar bana Robin SHARMA nın o eşsiz eserini hatırlattı ve birkaç satır yazmak istedim.

Etrafımızda para ve başarı endeksli öyle  zorlayıcı bir sistem var ki,çoğu zaman mutluluğun nerede olduğunu düşünecek vaktimiz bile kalmıyor.

Yeri geliyor bu uğurda düşüyoruz,kalkıyoruz fakat dönüp kendimize odaklanmamız gereken yerde yeniden aynı yanlış  hedeflere meyil ediyoruz.

Yeni dünya düzeni,ömrümüzü maddi imkanlar için heba ediyor ,mutsuzluktan yalnızca şikayet eden robotlara dönüşüyoruz.

Başarısız olmaktan,para kaybetmekten deli gibi korkuyoruz da,kendimizi sorgulama konusunda aynı korkuları  yaşayamıyoruz malesef.

Fakat içimizdeki  amaç arayışı ,bir türlü yakamızı bırakmıyor işte.

Belki de hayat en başarısız olduğumuz yerde bize yaşam amacımızı bulma konusunda yardımcı olmaya çalışıyor da biz göremiyoruz bir türlü.

Bugün tam da bu konu üzerinde düşünürken elime geçen bir kitaptan okuduğum Gandhi nin hikayesi, yerine oturacak sanırım.

Aynı hali ile aktarıyorum  :)

-Çok varlıklı bir aileden gelen ,en iyi okullarda okuyan,avukatlık diploması almış Gandhi kendisini bu camiada kanıtlamak için,ailesinin yardımını ve sosyal çevresini kullanmayı reddetmiştir.
Ancak,mahkeme salonunda bıraktığı ilk izlenim çok korkunç olmuş ve büyük bir yenilgiye uğramıştır.
Bu başarısızlığın ardından varoluş amacını sorgulamış ve etrafındaki  daha kötü durumda olan insanlara odaklanmış.Yarattığı felsefeler öyle güçlü izler bırakmış ki , memleketi olan Hindistan'ı İngiliz egemenliğinden kurtarmayı başarmış.

Gandhi ismini hepimiz çok iyi biliyoruz fakat hikayesinin detaylarını belki de bir başucu rehberi olarak yanı başımızda tutmamız , özellikle bu zamanlarda hatırlamamız gerekiyor,bence.

Bugün ki bizler Gandhi ile aynı imkanlara sahip olsaydık,lüksün ve gücün keyfini mi yaşardık yoksa ülkemiz için her birini feda mı ederdik,bilemiyorum.

Belki de kendimize sormamız gereken en büyük soru budur,kim bilir...

En iyi ferrariye  bile binsek,bir gün bu lüks arzusundan sıyrılıp amacını arayanlar da biz olacağız,o arabanın gücü ile egomuzu yüceltenler de.

Bir amaç bir hayat kurtarır,bir hayat bir dünya kurtarır.

Amacını bulma arzusu ile yaşayan tüm insanlara,

Sevgi ve farkındalık ile.